Haydutların cinleri
Bu bölümde haydutların cinleri isimli hikayeyi okuyabilirsiniz.
Hikayenin tamamının Türkçe çevirisini aşağıda bulabilirsiniz.
Çiftçinin eşeği çalışkan idi, çalışmaktan işten yorulmazdı. Efendisi çiftçinin emrine karşı gelmezdi. Çiftçi onun çalışkanlığına hayran idi. Eşek yaşlanınca ve ihtiyarlık onun gücünü (kuvvetini) zayıflatınca, ve iş göremez olunca, efendisi onu beğenmedi (ondan hoşlanmadı) ve ondan kurtulmaya karar verdi. Ve çalışkan eşeğinin gençlik günlerinde (kendisine yardım olarak yaptığı her şeyi) yaptığı tüm yardımları unuttu.
Çiftçi bazı arkadaşlarına bir gün kendisinin eşeğini öldürmeye kararlı olduğunu (karar verdiğini) anlatıyordu. Eşek efendisinin sözünü şans eseri işitti, bunun üzerine canıyla ilgili endişeye kapıldı. İnsanların kötülüğünden ve vefasızlıklarından uzak güven içerisinde kalan günlerini geçirmek için efendisinin evinden ormanların birine kaçmayı düşündü.
Çiftçinin eşeği bir kaç adım atar atmaz (yürür yürümez) yolda arkadaşı güvenilir köpeği uyuyor (uyur bir) halde buldu (karşılaştı), onun üzerinde yorgunluk izleri ve üzüntülü bir hal vardı. Onu uykusundan uyandırdı ve selamladı, sonra ona üzüntüsünün sebebini sordu. Güvenilir köpek ona acı içerisinde (üzüntüyle) şöyle söyledi:
-Efendim artık beni beğenmiyor, çünkü ben yaşlandım (kocadım) ve onun işini göremez oldum. Dün arkadaşlarından birine beni öldürmeye karar verdiğini anlatırken onu duydum. Ondan kaçtım. Ben çok düşündüm ancak yaşayabileceğim başka bir yer bulamadım. Sonra yorgunluktan bitap düştüm ve uyudum.
Eşek ona şöyle söyledi :
-Arkadaşım üzülme, birlikte yardımlaşarak yaşamak için benimle ormana gel.
Güvenilir köpek buna çok sevindi ve arkadaşıyla birlikte ormana doğru (giden yolda) yürüdüler.
Eşek ve köpek bir kaç adım atar atmaz cana yakın kedi o ikisini karşıladı. (o ikisiyle karşılaştı) o ikisi onu üzülmüş, mahsun şekilde gördüler. Ona selam verdiler, onların selamını aldı. Sonra eşek ona üzüntüsünün sebebini sordu,
Kedi ona şöyle karşılık verdi:
-Yaşım ilerledi , artık fare avlıyamıyorum (aciz düştüm), Bu yüzden artık efendim benden hoşlanmıyor, benim kalmamdan bıktı, yani benden usandı, bunaldı. Benden kurtulmaya ve beni denize atmaya karar verdi. Ben de ondan kaçtım. Ama nasıl yaşarım bilmiyorum. Ve nereye giderim?
Eşek ona dedi ki:
-Orada hayatı birlikte yardımlaşarak yaşamak için bizimle ormana gel.
Kedi buna sevindi, o çok sevinçli bir şekilde, mutlu olarak o ikisiyle birlikte yürüdü.
Bir çiftliğe varıncaya kadar yollarında yürümeye devam ettiler. Orada kendilerinin arkadaşı olan öten horozu gördüler, yüzünde üzüntü işaretleri vardı.
Eşek ona üzüntüsünün sebebini sordu, horaz ona şöyle söyledi :
-Ey değerli arkadaşım. Ne yapayım? Bu sabah çok sevinçli idim. Kendimi dinç ve mutlu hissediyordum. Ancak efendimi -ev hanımını- kızına şöyle söylerken duydum :
-Yolculuktan dönen amcana mükellef bir öğle yemeği hazırlamak için yarın bu horozu keseceğiz.
Dünyam başıma yıkıldı (bana dar geldi) , ne yapacağımı bilemedim. Nereye gideceğimi bilemedim.
Eşek ona şöyle söyledi :
-Bizimle birlikte ormana kaç , böylece (şöyle ki, zira) güzel sesinle bizi sevindirirsin (coşturursun) , insanların kötülüğünden endişe etmeden yaşarız.
Horoz buna sevindi ve ormana giden yolda onlarla yürüdü.
Eşek, köpek, kedi ve horoz yürüdüler, güneş batarken sonunda ormana ulaştılar. Uyku zamanı gelinceye kadar, birleşmelerine ve kurtuluşlarına sevinerek uzun bir süre sevinçli bir şekilde beklediler. Büyük bir ağacın altında eşek ve köpek uyudu. Kedi ağacın dallarından bir dal seçti. Onun üzerinde uyudu. Horoz ağaca sıçradı ve ağacın dallarından başka bir dalın üzerinde durdu (tünedi). Horoz uzaktan parlamakta olan bir ışık gördü, arkadaşlarına şöyle söyledi:
-Ben ormanda parlayan bir ışık görüyorum, haydi gelin onun kaynağını bulalım. Umulur ki belki orada buradan daha iyi bir sığınak (ev) buluruz.
Eşek bu görüşe sevindi. Köpek onlara şöyle söyledi :
-Haydi arkadaşlar acele edin, belki bu yerde bir parça et ya da bir kemik bulurum. Ben çok açım.
Beraber yürüdüler ve nihayet ışığın kaynağına ulaştılar. Ormanda tek bir ev buldular. Burası bir grup hırsızın yaşadığı bir evdi. Eşek pencereye yaklaştı, mükellef bir sofranın etrafında oturan hırsızları gördü. Eşek gördüğü şeyi arkadaşlarına bildirdi. Horoz ona şöyle söyledi.
-Bu eve girmek ve içindekileri kovmak için birlikte yardımlaşmamız gerekiyor.
Eşek ona dedi ki:
-Oraya nasıl girer ve orada oturanların kötülüğünden nasıl güvende oluruz?
Gayelerine ulaşmak için izleyecekleri yol hakkında hep birlikte durup düşündüler, Uzun bir düşünmeden sonra başarılı bir hile buldular.
Eşek arka ayakları üzerinde durdu. Ön ayaklarını evin penceresinin üzerine koydu. Köpek eşeğin sırtına sıçradı. Kedi köpeğin sırtına zıpladı. Horoz da kedinin sırtına zıpladı. Sonra hep birlikte şarkı söylemeye başladılar. Eşek anırdı, köpek havladı, kedi miyavladı, horoz da öttü.
Onların seslerinden gecenin sessizliğinde kalpleri kaygı ve korkuyla dolduran, rahatsız edici bir müzik ortaya çıktı.
Sonra sadece bir kez pencereyi zorladılar ve onun camını kırdılar. Odayı aydınlatan lamba söndü. Hırsızların kalbi korkuyla doldu. Kaçıp gittiler. Evlerinin cinle ve ifritlerle dolduğunu zannettiler.
Eşek, köpek, kedi, horoz kurdukları hilenin (tuzağın) başarısından dolayı sevindiler. Yediler ve içtiler. Sonra eşek evin avlusunda uyudu. (Evin üzerinde yapı bulunmayan kısmı) Köpek kapının arkasında uyudu. Kedi şöminenin yanında uyudu. Horoz ise evin çatısında uyudu.
Gece yarısı olduğunda, haydutlar evin gürültüsüz, sakin olduğunu gördüler. Kendilerinin gereksiz yere kaçmak konusunda acele ettiklerini anladılar.
Rüzgarın pencereyi sert bir şekilde açtığını düşündüler. Pencerenin sert bir şekilde açılması korkudan kendilerinin hayalet gördüğü izlenimini verdi. Haydutların reisi cesaretlendi. Karanlıkta eve sızdı. Ve bir mum getirdi. Mumu yakmak istedi.
Kibrit kutusunu bulamadı. Kedinin gözleri parladı. O ikisini ateşten iki kor zannetti. Kediye yaklaştı. Mumu tutuşturmak için kedinin gözüne yaklaştırdı. Korkmuş bir şekilde kedi uyandı. Bu ağır şakayı anlamadı. Haydutun yüzüne doğru zıpladı.
Pençesiyle sertçe ona vurdu ve tırmaladı. Hırsız onu kendisini öldürmek isteyen bir cin zannetti. Hızlıca kapıya doğru doştu. Ayağı köpeğe takıldı. Köpek korkuyla üzerine atladı. Ve ayağından onu ısırdı. Haydutun korkusu arttı. Evin avlusuna kaçarak çıktı. Eşeğe takıldı. Eşek ona çitme attı. Horoz o vakit uyandı. Evi bağırtıyla doldurdu. Haydutların reisinin kalbi korkuyla doldu. Arkadaşlarının yanına varır varmaz, korku ve yorgunluğun etkisiyle kendisini yere attı.
Arkadaşları ona kendisinin başına gelen şeyi sorunca, onların kalplerini korkuyla dolduran ve dehşete düşüren şeyi onlara anlattı. Ve dedi ki :
-Ben karanlıkta iki gözünden tutuşmuş ateş gönderen bir cin gördüm. Ve omuzuma atladı. Sert parmaklarını yüzüme koydu. Ben kaçar kaçmaz kapının arkasında gizlenmiş olan başka bir cin keskin bıçakla bana vurdu. Sonra başka bir cin elindeki kalın bir sopayla bana vurdu.
Ben "Bu pis herifi evden çıkarın" şeklinde rahatsız edici seslerle evin üstünden bağıran dördüncü bir cinni duyduğumu zannettim.
Hırsızlar reislerinden bu korku veren hikayeyi duyar duymaz kalpleri korku ile doldu. Eve yerleşmiş olan yeni cinlerin kendilerine zarar vermemesi için bundan sonra onlardan hiç biri eve yaklaşmaya cesaret edemedi.
Değerli arkadaşlarımız ise yeni evlerinde çok mutlu bir şekilde yaşadılar.
Ey küçük okuyucu eğer sen onların evine gitmiş olsaydın onların orada mutlu bir şekilde yaşadıklarını görürdün.
Kendin bizzat onları görmen için onların yaşadıkları bu ormanın ismini sana söylemek istedim. Ancak şu an ben onun ismini unuttum. Sana anlattığım şeyin doğruluğunu görmen için biraz sonra onu hatırlamaya çalışacağım.
Hikayeyi buradan indirebilirsiniz.
Yorumlar