Eskişehir'in sorunlarından bahsediyoruz
Eskişehir Orta Anadolu'da bulunan bir kenttir.
İyi yönetilemediği için sorunlar yumak haline gelmiştir. Yönetime getirilen insanlar halkın sorunlarına kulak tıkamaktadır.
Belediye sanat sokağı açar. Müze kurar, heykel yapar.
Dostlar alışverişte görsün.
Bu aralar Yzb. Abdurrahman Özgen'in yazdığı Milli Mücadelede Türk Akıncıları isimli kitabı okuyorum.
İzmir'in kurtuluşu ile ilgili bölümünden alıntı yapmak isterim.
"Saat 09:30. Çok şükür. İzmir kurtuldu. Sabahleyin önceden İzmir'e ilk giren 1. Süvari Tümeninden 14. Alayın 3. Bölük Kumandanı Yüzbaşı Zeki bey olmuştu. Saat kulesinin önünde, askeri Sarı Kışlanın kapıları önlerinde bekleşiyorlardı. Birbirlerinin boyunlarına sarılmışlar, ağlaşarak birbirlerini tebrik ediyorlardı."
"Atlarımızı başı boş bırakarak kendimizi dağ eteklerine atmaya çalışıyorduk. Atlarımızdan da çok telefat olmuştu.14. Süvari Tümenimizle birlikle 2. Tümende hareket ediyordu. Kolordumuzun Topçu Bataryaları imdadımıza yetişmişti. Yunanlılara cevap vermeye başlayınca Yunan gemileri de anlamışlardı ki; Türkler büyük bir kuvvetle geliyorlar. Uzun ada açıklarından uzaklaşıp gittiler. Yunanlıların son neferini de Çeşme'de denize döktükten sonra tekrar İzmir'e geldik. Başkumandan Mustafa Kemal Paşa'nın vermiş olduğu son emri yerine getirmiş olduk."
"Bu haksızlıkları er geç yakın tarihimizi yazanlar güneş gibi meydana çıkaracaklardır, ne yapalım böyle oldu."
VATAN KURTULDU, YAŞASIN TÜRK ORDUSU, SAĞOLSUN TÜRK MİLLETİ
103 yıl sonra Odunpazarı Belediye'sinin bastırdığı afişte bedava Yunanca dersinden bahsediyor.
Halbuki Eskişehir havalisinde de Yunan çok mezalim yaptı.
Çoluk, çocuk demeden katliam yaptı. Yaktı yıktı.
Atalarımızın, dedelerimizin, ebelerimizin anlattığı bu zulümleri unutmadık.
Gençliğimizde Eskişehir'in Kalabak Suyu damakta güzel bir his bırakan hoş bir su idi.
Günümüzde Kalabak Suyu içilmeyecek duruma gelmiştir.
Özellikle son gelen bayan Belediye Başkanı zamanında içme suyu iyice bozuldu.
Suda acı bir tat var.
Kaynatıp soğutuyoruz.
Ne yapacağımızı şaşırdık.
En azından mahallelere, semtlere hizmet verilen sakalar zamanla yer değiştirebilir. Ya da su kaynağının farklı bölümünden su verilebilir.
Kalabak suyunda nispeten bir düzelme var.
Artık Kirazlı su da almaya başladık.
Apaçi argo bir kelimedir.
Halk arasında sonradan görme, Şahin, Tofaş gibi arabalarla gezen, müziği sonuna kadar açan, gösteriş meraklısı insanlara verilen isimdir.
Eskiden bu tür insanlar toplum tarafından küçük görülüyordu. O yüzden fazla görülmüyorlardı.
Günümüzde ise adetâ her yerdeler.
Eskişehir'de durup dururken gece vakti bunlar yüzünden uykunuz bölünebilir. Bu da görgüsüzlüğün ayyuka çıktığının göstergesidir.
Eskişehir'de hiç trafik polisi, Belediye yok mu bunlara dur diyecek.
Bir kaç kişi gezip eğlenecek diye toplumun çoğunluğuna zarar vermesi mazur görülebilir mi?
Özellikle taşrada ve ilçelerde ciddi başıboş köpek problemi vardır.
Eskişehir'de budama adı altında ağaç katliamı yapılıyor.
Yolunuz geçerse Gökmeydan Mahallesi Şehit Yusuf Tuna Güzey İlk okulunun yanındaki ufak parktaki ağaçlar ne hale gelmiş gözünüzle görün.
Çayı Türkiye'ye getiren Zihni Derin ile aynı okulda okuduk. Yıllarca tam bodur, yarı bodur meyve bahçelerini sahada budadık. Kitaplığımızda konu ile ilgili yerli ve yabancı kitaplar mevcuttur.
Böyle bir budama şekli bildiğimiz kadarı ile yok.
Budamanın amacı ışık yönetimi ya da ağaca şekil vermektir. Budama bir zanaattir.
Özellikle yaşlı ağaçlara ağır budama yapmaktan kaçınmalıdır. Aksi halde kuruyabilir.
Japonya'da bakıyorsun birileri parkta yetişen eski bir ağacı tanıtıyor. Kirazı tanıtıyor.
Bizde ağaçlar eğer kurumamışsa şekilsiz bir hale dönüyor.
Yorumlar